BABA İLE KURULAN İLİŞKİNİN ÇOCUKLAR İÇİN ÖNEMİ
Anne babalar çocuklarına sonsuz bir sevgiyle bağlıdır. Dünyaya getirdikleri en kıymetli varlıklarına en iyi şekilde bakım vermek isterler. Çocuğunun iyi eğitim alması, güzel giysiler giyinmesi, iyi beslenmesi ve genel olarak güzel imkanlara sahip olması anne babalar için önemlidir. Pek çok anne baba, çocuğuna daha iyi şartlarda bir hayat sunmak ve onun mutluluğunu sağlamak için kendi imkanlarını dahi zorlarlar.
Tüm bu çabalar çok kıymetlidir, ancak bunları yaparken gözden kaçan bazı detaylar, ileride telafisi zor durumlara da yol açabilir:
Çocuklarına daha iyi şartlarda bir hayat sunabilmek için gece gündüz çalışan bir babanın eve yorgun gelmesi ve çocuklarıyla vakit geçirememesi, çocukların ruhunda bir eksikliğe yol açabilir. Babalarıyla yeterinde vakit geçiremeyen çocuklar, babaya karşı yoğun bir özlem duyarlar. Bazı çocuklar bunu direkt olarak ifade ederken; bazıları babaya karşı öfke duyarak, dolaylı yoldan bu özlemlerini ortaya koyabilirler. Dolayısıyla bu tarz durumlarda çocuğun babaya öfke duyması, onu sevmediğini değil; tam tersi onu ne kadar çok sevdiğini, özlediğini ve ona duyduğu ihtiyacın ne kadar fazla olduğunun göstergesi olabilir.
Babalarıyla fazla vakit geçiremeyen çocuklarda ‘’babam için yeterince kıymetli değilim’’ şeklinde bir algı da meydana gelebilir. Bu durum çocuğun özgüveninin ve benlik saygısının sağlıklı şekilde gelişmesinin önünde büyük bir engel olabilir. Çocuğun böyle bir düşünceye sahip olması başlangıçta biraz mantıksız görünebilir. Çünkü babalar çoğu zaman aileleri için, onlara daha iyi bir gelecek sunabilmek için çalışırlar; ancak çocukların, durumu bu şekilde değerlendirmesi güçtür. Çocuk geleceğini düşünecek olgunlukta değildir, o sadece bugünü ve şimdiyi düşünür. Bugün ihtiyacı olan babasına yakın olmak, onunla oynamak, sohbet etmek, parka gitmek, boğuşmak, kucağında uyumaktır. O sadece bunları ister ve bunların neden gerçekleşmediğini bir türlü anlayamaz. O bu durumu, ‘’babam benimle vakit geçirmekten hoşlanmıyor’’ şeklinde yorumlayabilir.
Baba, ailedeki güç ve güven sembolüdür. Babanın aktif bir şekilde (fiziksel ve ruhsal olarak) evde varoluşu hem eş hem de çocukların dünyayı daha güvenli olarak algılamaları için önemlidir.
Erkek çocuk için babası özdeşim kaynağıdır. Erkek çocuk cinsiyet rolü kimliğini, babayı model alarak geliştirir. Babasıyla yeterince zaman geçiren, sağlıklı bir ilişki kuran erkek çocuğun hem kişilik gelişimi hem de cinsiyet rolü kimliğini gelişimi sağlıklı şeklide tamamlanacaktır. Baba ile sağlıklı özdeşim kuramayan bir çocuk, kendine farklı özdeşim kaynakları arayacaktır. Eğer şanslıysa iyi modeller bulacak ve kimlik gelişimini sağlıklı şekilde tamamlayacaktır. Ancak olumsuz modellerle özdeşim kurarsa, bunun ileriye dönük ciddi olumsuz sonuçları olacaktır.
Baba, çocuğun duygusal gelişimin yanı sıra, fiziksel gelişiminin de önemli bir parçasıdır. Özellikle erkek çocuklar, anneleriyle daha durağan oyunlar oynarken, babalarıyla fiziksel efor gerektiren, boğuşmalı oyunlar oynamayı çok severler. Bu tarz oyunlar, çocukların bedensel gelişimlerine önemli katkı sağlar ve oldukça gereklidir.
Kız çocuklarının hayatında da babanın rolü büyüktür. Özellikle ileride karşı cinsle kuracakları ilişkilerin kalitesi ve seçecekleri eşler yine çocuklukta baba ile kurulan ilişkiyle yakından ilişkilidir. Babası ile sağlıklı ve güvenli bir ilişki kuran kız çocuklarının, ileride karşı cinsle kuracakları ilişki de büyük olasılıkla aynı kalitede olacaktır. Kendinden yaşça büyük erkeklerle ilişki kuran bazı genç kızların geçmiş yaşantılarına bakıldığında, pek çoğunun babaları ile sağlıklı bir ilişki kuramamış olduğu görülür.
EĞER BABA HAYATTA DEĞİLSE; çocuğun hayatında baba yerine ikame edebileceği amca, dayı, ağabey veya komşu gibi bir modelin olması önemlidir. Hayatında bu özdeşim kurabileceği ve güven duygusunu hissedebileceği sağlıklı bir erkek figür olan çocukların, babanın yokluğunun meydana çıkarabileceği olumsuz etkilerden çok daha kolay sıyrılabildikleri görülmektedir.
Yoğun Çalışan Babalar Bu Durumu Nasıl Telafi Edebilir?
Babalar yoğun çalışıyor olsalar bile, çalışma yoğunluklarına göze çocuklarına ayırdıkları bir vakit mutlaka olmalıdır. Bu babanın yoğunluğuna göre her gün ya da gün aşırı yarım saatlik bir zaman dilimi olabilir. Eğer bu mümkün değilse de haftada iki defa ‘’baba çocuk zamanları’’ olabilir. Bu zaman diliminde baba tüm enerjisini çocuğa vermelidir. Fiziksel olarak çocuğun yanında olsa da, zihninde işle yada herhangi başka bir şeyle ilgili düşüncelerle meşgul olmamalıdır. O anlarda zihnini resetleyip, tamamıyla çocuğa odaklanmalıdır.
Bu oyun saatlerinde baba çocuğuyla mümkün olduğunca sıcak bir ilişki kurmalı; öğüt verme, yönlendirme gibi davranışlardan kaçınarak; çocuğun kendini özgürce ortaya koyabileceği ve rahatlayabileceği bir ortam sağlanmalıdır. En önemlisi, beraber geçirilen bu zaman diliminden her iki taraf da keyif almalıdır.
Bazı babalar onlarla geçiremedikleri zamanın telafisi olarak her dediklerini yapma eğilimde olabilirler. Bu çocukta doyumsuzluk yaratabileceği gibi, babayı sadece ona her istediğini veren maddi bir kaynak olarak algılamasına da sebep olabilir. Bu durum baba ile çocuk arasındaki duygusal bağın sağlıklı şekilde kurulmasını engeller. Yine babanın, çocuğun her istediğini yapması, annenin koyduğu kuralları yok sayması, çocuğun anneyi kötü polis, babayı ise iyi polis olarak algılamasına sebep olabilir. Bu sebeple her koşulda, çocuğa ilişkin kararlar konusunda anne baba ortak bir tutuma sahip olmalı, birinin evet dediğine diğeri hayır dememelidir. Bu tutarlılık; anne babanın, kendinin aleyhinde dahi olsa ortak bir dilde konuşuyor olması çocuğa pek çok anlamda iyi gelecektir.
Eğer baba işi gereği çoğunlukla evden uzakta oluyorsa, fiziksel olarak olamasa da, telefonla ya da internet vasıtasıyla görüntülü konuşmalar yaparak çocuğu ile iletişim halinde olmalıdır. Böylelikle tüm mesafelerin aksine baba çocuk arasındaki ilişki sıcak kalır ve çocuğun babanın yokluğu ile ilgili kaygıları büyük ölçüde azalır.
Psk. Merve Öz Ünlü